4 Portre; Yeni Hayatlar

Suriyeli mültecilerin savaşla birlikte süregelen sorunlarına artık yerleşik hayata geçmeye başlamalarıyla birlikte yenileri eklendi. Acil insani yardım müdahaleleri kadar sosyal uyum, meslek edindirme, istihdam gibi daha asli çözümler düşünülmeye, projeler üretilmeye başlandı. Suriyeli mültecilerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve sosyal uyum sorunlarını aşabilmek için Türkçe bilmeleri daha da önem kazandı. Genel işsizlik oranının %10, genç işsizlik oranının ise %20’den fazla olduğu Türkiye’de Suriyeli mültecilerin çalışma hayatına daha iyi şartlarda katılması da tartışılan konuların başında geliyor.  

Sizinle bu başlık altında paylaştığımız görüşmelerde en çok dikkatimizi çeken dil ve sosyalleşme sorunu oldu. Mülteci kadınların evden çıkıp hayata karışmaları için en iyi, en verimli yol Türkçe ve meslek kursları ama onların da yürüme mesafesinde ve ücretsiz olanlarını bulmaları gerekiyor. Buralarda hem birbirleriyle hem de Türkiyeli komşularıyla karşılaşabiliyorlar. Çünkü Hayata Destek Evi’ndeki meslek kurslarında da olduğu gibi, bu kurslar aslında mahalle sakinlerine de açık kurslar. Onların katılımı da özellikle önemseniyor. Çünkü meslek edindirmenin dışında aralarında bir ilişki geliştirmeleri de amaçlanıyor.

Geçtiğimiz yılın son günlerinde İstanbul’da yaşayan Suriyeli dört kadının evine misafir olduk: İlham Reşid, Sophiya Fattouh, Fatma Al Mıtlı ve Felak Ahmet. Hayata Destek Derneği aracılığıyla tanıdığımız bu kadınlar görüşmemizden önceki bir ay boyunca hafta içi her gün sabah 9’dan 12’ye kadar Küçükçekmece’deki Hayata Destek Evi’nde kalıp çıkarma kurslarına devam etmişlerdi. Evlerine yaptığımız birkaç saatlik ziyaretlerde bize yıllara yayılan hikâyelerini samimiyetle anlattılar. İlk başta birbirine çok benzer görünen hikâyeleri onlar anlattıkça birbirinden ayrıştı. Yavaş yavaş her biri paylaşılmaya değer birbirinden farklı hikâyelere dönüştü.

Savaştan kaçıp başka bir ülkede yaşamak zorunda olan her insanın hikâyesi trajiktir, hayatları her zaman zordur. Hele kadınsalar, hele çocukları varsa, her şey daha da zorlaşır. Dinlediğimiz dört hikâye de böyle zor hikâyelerdi. Ama görüştüğümüz Suriyeli kadınlar ne yaptığını bilen güçlü kadınlardı, yaşadıklarını son derece mağrur bir dille anlattılar. Bize de bu zorlukları mümkün olduğunca dramatize etmeden aktarmak düştü. Onların Suriye’de başlayıp Türkiye’de süren hayat hikâyelerini, daha çok verdikleri mücadele üzerinden ve elimizden geldiğince aramızdaki benzerlikleri vurgulayarak, mesafeleri azaltan bir dil kullanarak anlatmaya çalıştık.

Yazı: Bülent Kale / Fotoğraf: Umut Kaçar / Video: Caner Özgül