Çobanların Bayramı

Yüzyıllar öncesine dayanan bu gelenek Burdur’un Tefenni ilçesine bağlı Hasanpaşa’da her yıl yaz sonu görkemli bir şenliğe dönüşerek devam ediyor…

Yazı: Yusuf Erkan / Fotoğraf: Umut Kaçar

Hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmadığı bir yaşam biçiminde çobanların kendilerine verdikleri onurdur. Çelik gibi suyla kaplı “böğet”i sürüsüyle en kısa sürede geçme durumuna göre “katımcı”lardan saygı ve iş, gerçekleştirememe durumunda akrabaların, arkadaşların koyunlarıyla yetinen çobanların bayramı. İzleri Orta Asya’ya kadar sürülebilen ve yaklaşık bin yıldır devam eden çoban bayramı her yıl ağustos sonu Burdur’un Tefenni ilçesine bağlı Hasanpaşa beldesinde sessiz sedasız kutlanıyor. Çobanların tanrısı Kakasbos kabartmalarının en yoğun olduğu Kocataş yakınlarındaki belde bayram sırasında yılın en kalabalık günlerini yaşıyor.

Aylar boyu sürüsüyle yatıp kalkan çobanlar bu sırada sürüsüne böğetten geçişte liderlik edecek el koyunları seçiyorlar. El koyunların seçiminde otlatım sırasında sürünün önüne iyi çıkan, çevik ve hareketli erkek koyunlar tercih ediliyor. Çobanlar el koyunları özel olarak besliyorlar, terlerini eline sürüp, tuz yalar gibi yalatıyorlar. Arpa verip kulak dibi döşünü kaşıyorlar. Bu şekilde çobana alışan el koyunlar, bayram zamanı geldiğinde yöredeki aşı taşından elde edilen; rengi Çoban Paris’in sevgilisi Oinone önünde bıraktığı boynuzları burgaçlanan koyunların renginde olan kestane renkli boya ile boyanıyorlar.

Çoban bayramı deneme geçişi “tostos” ile başlıyor, tostos ertesi sabahın alaca karanlığında belirlenen sıra ile çobanlar çelik gibi suyla dolu böğetten sürülerini geçirip temizlenmiş şekilde koyunları sahiplerine teslim ediyorlar. Kendileri de ıslanmış elbiselerini çıkarıp en yeni bayramlık elbiselerini giyiyorlar. Bangladeş Rakhain Su Festivali, Ganj Nehri Kumbh Mela Festivali, Edirne Kakava Şenlikleri gibi sayısız ritüelin harmanlandığı Çoban Bayramı suyla arınmanın dünyadaki otantik örnekleri arasında.