Denizde Hayat Kurtarmak

Avrupa’da, özellikle son zamanlarda, Akdeniz’de kurtarma faaliyeti yürüten sivil toplum kuruluşlarına dair şüpheci bir hava hakim. Her gün sayısız yanlış bilgi ve iddia dolaşıma sokuluyor. Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) bunun üzerine, Orta Akdeniz’de yürüttüğü arama kurtarma faaliyetlerini, şeffaflığa dayalı bir biçimde kamuoyuyla paylaşmak amacıyla kurduğu searchandrescue.msf.org isimli web sitede yayınlıyor.

Yazı: Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) – Fotoğraf: Anna Surinyach, Borja Ruiz Rodriguez, Francesco Zizola, Gabriele François Casini, Kevin McElvaney, Tim Shenk 

“Denizde Hayat Kurtarmak”  başlığıyla sunulan web sitesi, MSF’nin arama kurtarma çalışmalarına özel bilgilerden oluşuyor. İnteraktif infografikler, ayrıntılı ve güncellenmiş operasyonel ve tıbbi bilgilerin yanı sıra arama ve kurtarma faaliyetleriyle ilgili en çok merak edilen soruların cevaplarına da sitede yer veriliyor. Sitenin en dikkat çekici özelliği ise, MSF’nin Orta Akdeniz’de kurtarma çalışmalarına başladığı 2015’ten bu yana izlenen rotalar ve gerçekleştirilen tahliyelerin tümünün görülebildiği interaktif bir harita üzerinden ayrıntılı bilgi sunması.

Sitede gemi adı, tarih ve faaliyet tipi (kurtarma ya da transfer) anahtar kelimeleri üzerinden istenilen bütün bilgilere ulaşmak mümkün. Herkesin erişimine açık olan ve MSF’nin şeffaflık politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkan sitedeki içeriklere İngilizce, İtalyanca, Fransızca ve İspanyolca dillerinde ulaşılabiliyor.

MSF ve MOAS’ın (Denizaşırı Göçmen Yardım İstasyonu) ortaklaşa çalıştıkları gemi MY Phoenix, 26 Ağustos 2015 sabahı İsveç sahil güvenlik gemisi Poseidon ile birlikte hareket etti. 450 kişinin bulunduğu tekne kurtarılırken kritik sağlık vakaları olduğu anlaşıldı ve MSF’ten Dr. Simon Bryant ve hemşire Mary-Jo Frawley hastalara müdahale etti. (Fotoğraf: Gabriele François Casini)

Bir insani yardım kuruluşu olarak, binlerce kadın, erkek ve çocuk denizde boğulurken kıyıda durup seyretmemiz beklenemezdi.”

Sınır Tanımayan Doktorlar’ın (MSF) verilerine göre, son iki yılda Avrupa kıyılarına ulaşmaya çalışırken hayatını kaybeden insanların sayısı, MSF’nin savaş bölgelerinde tanık olduğu rakamlarla karşılaştırılabilir düzeye erişti. MSF ve diğer insani yardım kuruluşları, AB ülkelerinin insan kaçaklığına karşı çalışma yürütmemesi, denizde gerçekleşen ölümleri azaltmaması ve büyük ölçekli arama kurtarma faaliyetleri düzenlememesi üzerine, denizdeki can kayıplarını azaltmak için daha önce görülmemiş bir adım attı ve tarihinde ilk kez 2015 yılında denizde arama kurtarma çalışmaları başlatmak durumunda kaldı. 2016’da %95’i 6,1 milyon bireysel bağışçı tarafından sağlanan MSF kaynaklarının %1,05’i Akdeniz’deki arama ve kurtarma çalışmalarına ayrıldı.

Mayıs 2015’ten bu yana MSF’nin yürüttüğü 578 farklı arama, kurtarma ve nakil faaliyetleri sırasında 70.000’in üzerinde kadın, erkek ve çocuğa yardım edildi. Deniz yoluyla İtalya’ya geçen kişi sayısı 2015 yılında 153.000 düzeyindeyken 2016 yılında 180.000’in üzerine çıktı. Birleşmiş Milletler Göç Örgütü’nin verilerine göre 2016’da en az 5.000 kadın, erkek ve çocuk bu tehlikeli yolculuklar esnasında hayatını kaybetti. Çünkü hala Libya’dan transit geçiş yapan veya Libya’dan kaçan sığınmacı ve göçmenler için güvenli veya düzenli bir geçiş rotası yok.

Geçen yıl İtalya’ya ulaşabilenlerin %60’ı 18 yaş altındaki çocuk ve gençlerden oluşuyordu. Bu grupta yer alan çocuk ve gençlerin %88’iyse yanlarında hiçbir refakatçi olmadan tek başına seyahat etmişti. Hayatta kalanların her biri, yol boyunca biriktirdikleri acı hikayelerle birlikte geldi.

26 Ağustos 2015 tarihinde MSF’den Sebastian Stein’in koordinatörlüğündeki arama kurtarma gemisi Bourbon Argos, denizde sürüklenen bir tekneden yaklaşık 650 kişiyi kurtardı (Fotoğraf: Francesco Zizola).

2016’da MSF ekiplerinin görev yaptığı 3 arama ve kurtarma gemisi aracılığıyla, Akdeniz’de sürüklenen botlardan 21.600 kişi kurtarıldı. MSF ekipleri aynı zamanda boğulan, nefessiz kalan ve yüzlerce kişinin altında ezilerek hayatını kaybeden insanların ölü bedenlerini denizden ve botlardan topladı. Kurtulanlar; çatışma, zulüm ya da yoksulluktan kaçan kişilerin içinde bulundukları umutsuzluğu paraya çevirmek için insanları istismar eden insan kaçakçılarının, silahlı grup ve kişilerin faili olduğu korkunç olayları MSF ekiplerine aktardı.

MSF, 2016 yılında, Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmadan 3 ay sonra, AB ve AB üye devletlerinden artık fon almayacağını açıkladı. Haziran ayında açıklanan bu kararın ardında, söz konusu ülkelerin zarar verici caydırma politikalarına karşı tepki yatıyordu. İnsanları, çektikleri acılarla birlikte Avrupa kıyılarından ve sınırlarından uzaklaştırmayı hedefleyen bu girişimler, MSF’nin bu kararı almasına yol açtı.

Akdeniz’de geçerli olan tüm ulusal ve uluslararası anlaşmalara bağlı kalarak, denizcilik hukuku, tıp etiği ve uluslararası insancıl hukuk ışığında denizde kurtarma faaliyetlerini yürüten MSF, aynı zamanda 2016 yılının Temmuz ayında Libya’nın başkenti Trablus ve çevresindeki bazı idari gözetim merkezlerinde klinikler işletmeye başladı. MSF ekipleri, hareket halindeki insanları kilit altında tutmak için kurulan bu merkezlerde yıkıcı ve insanlık dışı yaşam koşullarına tanıklık etti.

Libya’nın kuzeyindeki sularda sürüklenen tekneye 28 Aralık 2016 tarihinde MSF ve SOS Mediterrane arama kurtarma ekipleri tarafından müdahale edildi. Teknedeki mülteci ve göçmenler güvenli bir kurtarma operasyonuyla gemiye aktarıldı ve güvertede sağlık kontrolüne alınarak hasta ve yaralı olanlara MSF ekipleri tarafından tıbbi destek sağlandı (Fotoğraf: Kevin McElvaney).

Roma’da bulunan Deniz Kurtarma Koordinasyon Merkezi’nin (MRCC) koordinasyonunda denizde arama kurtarma faaliyetlerini sürdüren MSF, Avrupa’ya giriş noktalarında ve “göç rotası” üzerinde göçmenlere tıbbi ve insani yardım sunmaya devam ediyor. Yerinden edilen çaresiz insanlara karşı Avrupa’nın benimsediği tutum kınanırken, güvenli alternatifler olmadığı için savaş ve şiddetten kaçan insanlar, daha güvenli bir yaşam için ailelerini ve kendilerini hala kaçakçılara emanet etmek zorunda kalıyor. Denizde hiçbir tecrübesi olmayan yüz binlerce insan, çoğu zaman navigasyon cihazı bile bulunmadan, az miktarda yakıtla hala AB yetkilileri tarafından denizin ortasında yalnız bırakılıyor.

2015’te Akdeniz’de arama kurtarma faaliyetlerine başladığından beri 5 farklı gemiyle çalışan MSF, arama kurtarma çalışmalarının bu krizin çözümü değil, yalnızca can kaybını azaltmaya yönelik bir acil durum tedbiri olduğunu vurguluyor ve AB ülkelerine, denizde ölümleri sonlandıracak güvenli, yasal ve insan odaklı bir mekanizma kurma çağrısında bulunuyor.

Denizdeki bir bottan kurtarılarak MSF’nin Dignity I gemisine alınan bu adam geride kalanların güvenli bir şekilde kurtarılması için dua ediyor. 19 Temmuz 2015 tarihinde Dignity I ekibi tarafından 110 kişinin kurtarılması yaklaşık bir buçuk saat sürdü. (Fotoğraf: Anna Surinyach)

Hayatı pahasına Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmaya çalışan insanların çoğu kendi ülkelerinde veya göç esnasında fidye için kaçırılan, çalışmaya zorlanan, cinsel şiddet gören veya iradeleri dışında alıkonan insanlar. Eritre başta olmak üzere Nijerya, Gine, Fildişi Sahili, Gambiya, Somali ve Sudan gibi ülkelerde süregelen zulüm ve şiddet olaylarından kaçarak denize açılan bu insanlar, uzun ve tehlikeli deniz yolculuklarında deri ve üst solunum yolu enfeksiyonları, uyuz, deniz tutması ve hipotermi gibi rahatsızlıklarla mücadele ediyor. MSF gemilerine alınanların bazılarında ciddi derecede su kaybı görülürken, bazıları da aşırı kalabalık ahşap gemilerde veya şişme botlarda sıkışmaktan nefes alma sorunları yaşıyor. Gemilerdeki MSF sağlık ekipleri aynı zamanda, teknelerin yakıt tankından sıçrayan kimyasal yanıkları ve tecavüz gibi cinsel istismar sonucu meydana gelen tıbbi ve psikolojik rahatsızlıkları tedavi ediyor. Tecavüz sonucu hamile kalmış kadınlarla, şiddetle ilişkili yaralanmalarla karşılaşan MSF ekipleri, aynı zamanda kemikleri kırılmış, yaraları iltihaplanmış insanları tedavi altına alıyor. Hastaların bazıları, dayak ve istismardan kalan izleri bedenlerinde taşıyor.