İran: Urmiye Gölü

Bir dönem halkın plajlarından yararlandığı su alanları, artık koca bir toprak ve çamur denizine dönüştü. Gölün artık kurumuş bölgelerinde bir zamanlar ticari ve yolcu taşımacılığının yapıldığı gemiler de karaya oturmuş durumda.

Yazı ve Fotoğraflar: Tolga Subaşı

Farklı renk tonlarında uzanan çölleşmiş topraklarla birlikte bembeyaz tuz alanları,bir sonsuzluk sunuyor. Güzel, etkileyici manzaralara sahip bir alanda dolaştığınızı sanıyorsunuz, oysa bir çevre felaketi ile karşı karşıyasınız. Burası, İran’ın en büyük, dünyanın ise ikinci büyük tuz gölü olan Urmiye Gölü. İran’ın kuzey batısında yer alan göl, Türkiye’nin doğu sınırına oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Göl ile aynı adı taşıyan ve göle kıyısı bulunan Urmiye kenti, Hakkari-Yüksekova’ya bağlı Esendere sınır kapısına yaklaşık bir saat uzaklıkta bulunuyor.

Günümüzde gölün büyük bir bölümü, iklimsel nedenlere bağlı kuraklık, yağış oranlarının düşmesi, su kaynaklarının yanlış yönetimi ve gölü besleyen akarsulara yapılan barajlar nedeniyle kurumuş ve yok olmuş durumda. Oysaki su oranının yoğun olduğu, gemilerle ticari ve yolcu taşımacılığının yapıldığı dönemlerde göl, yaklaşık olarak kuzeyden güneye 140 km, doğu batı arası ise 85 km su yoğunluğuna sahipti. Yine bu dönemlerde endemik türler ve göçmen kuşlar da dahil 200 farklı kuş türüne ev sahipliği yapmaktaydı. Gölün yaklaşık büyüklüğü 6100 kilometrekaredir. 1995 yılı sonrası artan kuruma ile birlikte 2011 verilerine göre sulak alan 2300 kilometrekareye, su seviyesi ise 7 metreye kadar düşmüş. Günümüzde ise gölün yüzde doksan beşi kurumuş durumda. Gölün kuruması, tuz oranlarında da yoğunlaşmaya yol açmış, bu durum çevre kentleri hatta çevre ülkeleri de olumsuz yönde etkileyebilmekte. Özellikle tuz kütlelerinin yayılması, tarım alanlarının yok olmasına yol açmış. Gölün kurtarılması amaçlı barajların yapımı durdurulmuş, Aras Nehri, Basra Körfezi, Umman Denizi havzası gibi yerlerden su transferleri gündeme gelmiş. Yine gölün kurtarılması amaçlı, Van Gölü’nden de su transferi çalışmaları gündemde. Araştırmalar sonucu, kuraklık ve su kaybı bu şekilde devam ederse, yakın zamanda göl tamamen yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.

Bir dönem halkın plajlarından yararlandığı su alanları, artık koca bir toprak ve çamur denizine dönüşmüş durumda. Yine gölün artık kurumuş bölgelerinde bir zamanlar ticari ve yolcu taşımacılığının yapıldığı gemileri görmek mümkün. Bu gemiler, karaya oturmuş, çürüme ile karşı karşıyalar. Göl yeniden eski sulak alanlarına kavuşamazsa, kalan çok az su alanları da yakın zamanda yok olacak ve bu alanlardan yayılan tuz kütleleri ise bütün bir çevreyi yaşam alanları itibari ile olumsuz yönde etkileyecektir.