İzmit; Kara Körfez
İzmit Körfezi, 30 yıl öncesine kadar doğal güzellikleri, sakin deniziyle büyük kentlerden gelen yazlıkçılara ev sahipliği yapıyordu. Ancak bugün sanayinin neden olduğu kirlilik yüzünden neredeyse yaşanmaz durumda.
Yazı: Serkan Ocak/ Fotoğraf: Umut Kaçar
Hava karardı, mesai bitti. Çalışanlar fabrikalardan yorgun argın çıkıp ailelerinin, dostlarının yanına koştu. Yer İzmit Körfezi kıyısı, Dilovası’nın Diliskelesi Mahallesi. Sanayileşmenin getirdiği göçle büyüyen mahallede sosyal mekânlar kahvehanelerden ibaret. Kalabalık olan birine giriyorum. Masalar dolu ancak oyundan çok dert yüklü konuşmalar var. Gazeteci olduğumu söylediğimde herkes niye orada bulunduğumu anlıyor. İlk söz alan, “Buranın adı zaten kanser ovasına çıktı” diyerek başlıyor Dilovası’nın sorunlarını sıralamaya. Türkiye’nin “sanayi başkenti” olarak tanınan Kocaeli’nin, körfez kıyılarının dertlerini en yoğun yaşayan köşelerden biri burası. Sanayileşme her zaman umudun adı olmuyor ne yazık ki! Fabrikaların çevrelediği İzmit Körfezi’ni ağır sorunlarla yüz yüze bırakıyor.
Uzmanlara göre Kocaeli ilinin Dilovası ilçesi “dünyada sanayi alanı kurulması gereken en son yer”. İlçe bir vadide yer alması ve güçlü hava akımlarının olmaması yüzünden doğal açıdan şanssız. Bu yüzden burada yaşayanlar havada asılı kalan sanayi kirliliğini solumak durumunda kalıyor. Dilovası Mahallesi’ndeki kahvehanedekilerin ya kendisi ya da ailesi ile ilgili bir kanser hikâyesi var. Rahmi Dursun özellikle sabaha karşı fabrikaların bacalarından yoğun dumanlar çıktığını, göz gözü görmediğini, bazen de kokudan durulmadığını anlatıyor.
Kahvehanenin çıkışında bir genç kolumdan tutuyor ve yakınlardaki bir taziye evine götürüyor. Evin loş ışıkları, karanlık sokağı aydınlatıyor. Kederli Yakup Tekeş, babasını kaybetmenin verdiği üzüntüyle şunları anlatıyor: “Babam siroz hastasıydı. Merak ettim. Doktorlara, ‘Dilovası’nda yaşadığımız için mi babam hasta oldu?’ diye sordum. Çünkü babam içki kullanmazdı. Tedavi oldu ancak kurtulamadı. Benim oğlum da astım hastası.”
Dilovası’nda yaşanan kanser sorunu bilimsel olarak da kanıtlandı. Bir araştırma Türkiye’de en çok kanserden ölüm vakasının Dilovası’nda yaşandığını ortaya çıkardı. Dilovası ilçesinin nüfusu yaklaşık 45 bin. Dilovası’ndaki sanayileşme 1960’larda başladı. Ekonomisi sanayiye dayalı olan ilçede beş organize sanayi bölgesi ve bir sanayi sitesi bulunuyor. Toplam 2 bin 200 hektar alana kurulu sanayi bölgelerinde 193 sanayi kuruluşu ve 20 binden fazla çalışan var…
Kocaeli Körfezi, Marmara Denizi’nin doğusunda Kocaeli’nin içlerine 50 kilometre boyunca uzanıyor. Körfezin en geniş yeri 10 kilometre ile Hereke ve Karamürsel arası. Gölcük ile Derince arası ise 2 kilometre ile en dar bölüm. TEM otoyolunda ceplerden birine giriyor, yüksekçe bir noktadan körfeze bakıyorum. Gözüme ilk çarpan, her yere dağılmış onlarca gemi oluyor. Yük boşaltmak ya da almak için sırada bekleyen gemiler, körfez çevresindeki sanayi hareketliliğinin de bir göstergesi. Körfezin en doğu ucunda petrokimya tesisleri bulunuyor; depoları uzaktan birer golf topuna benziyor. Bu tesislerden gökyüzüne uzanan bacalardan çıkan duman, her daim körfezin üzerinde olan gri sis tabakasının sorumlusu sanki.
Sanayi tesisleri ağırlıklı olarak körfezin kuzey kıyılarında yer alıyor. Bir kısmı Yalova il sınırlarına giren güney kıyıları nispeten daha yeşil, daha az sanayileşmiş durumda. İzmit Körfezi, 30 yıl öncesine kadar doğal güzellikleri, sakin deniziyle büyük kentlerden gelen yazlıkçılara ev sahipliği yapıyordu. Ancak bugün sanayinin neden olduğu kirlilik yüzünden neredeyse yaşanmaz durumda. İzmit Körfezi’ne dökülen en büyük akarsu Dil Deresi. Adı “kanser ovasına” çıkmış Dilovası’ndan geçerek denize dökülen dere, körfezi de en çok kirleten kaynaklar arasında.
Plansız sanayi ve çarpık kentleşme İzmit Körfezi’ne pek çok sorun da getirdi. İş umuduyla köylerini terk ederek Kocaeli’ne hücum eden insanlar iş bulmakta güçlük çekti. İş bulanlar ise halen taşeronlaşma, sigortasız çalışma, düşük maaş, sıfır sosyal hak, işten atılma gibi sorunlarla boğuşuyor. Kimi zaman seslerini duyurmak isteyen işçiler günlerce ellerindeki pankartla işyerinin önünde bekliyor.
Kocaeli’de petrol, kimya ve lastik sektöründe çalışan işçilerin üye olduğu Petrol-İş Sendikası, bugüne kadar görülmemiş bir eylem gerçekleştirdi. Sendikalı olduğu gerekçesiyle işten atılan 92 işçinin, 209 gün boyunca yaptığı eylem bölgede simge oldu; 23 Aralık 2010’da dört işçinin çalıştıkları firmadan tazminatsız olarak atılmasıyla başlayan eylem, toplam 92 işçinin iş bırakmasıyla kitlesel bir tepkiye dönüştü.
Sendikanın Gebze Şube Başkanı Süleyman Akyüz, sanayi havzası olan bölgede sorunların çok fazla olduğunu söyleyerek işçilerin verdiği mücadeleyi şöyle özetliyordu: “Bölgede örgütlenmeye çalışıyoruz. Örgütlü işçilerin oranı 2004’ten 2011’e kadar yüzde 200 arttı. İşçiler baskılara maruz kalıyor. Örgütlendikleri anda işten çıkarılıyor. İşten atılan 92 işçi yedi ay mücadele etti. Sonunda kazandı. Kıdem ve ihbar tazminatı verilmeden atılan işçiler paralarını aldılar. Bölgedeki en büyük sorun taşeronlaşma. Sigortasız çalıştırmaktan korkuyorlar ancak asgari ücretlerle, hiçbir sosyal hak olmadan işçi çalıştırılıyor. Buradaki gençler geleceğinden endişe ediyor…
Özkan Ateş, eyleme katılan 92 işçiden biri ve şunları söylüyor: “Sendikalı olduğumuz için işten çıkardılar. Yaptığımız eylemin amacı örgütlenmekti. Daha iyi şartlarda çalışmak istiyorduk. Yasalar bizden yana değil, yedi ay mücadele verdik. Karşılığında hak ettiğimiz kıdem ve ihbar tazminatlarımızı aldık. İşçi sınıfı örgütlü olduğu zaman kazanıyor. Yasalar işçinin örgütlenmesinin önünü açmalı.”
Kocaeli ili İzmit Körfezi’nin neredeyse tamamını sarıyor. Körfez çevresinde sanayi tesisi kurulacak alan neredeyse kalmadı. Uzmanlara göre, körfez artık sanayiye doydu, “ekoloji sınır değerleri”ne ulaşıldı. Ancak İzmit’in yakınında yer kalmadığı için kırsal alanlar, 1. derece verimli tarım arazileri sanayiye açıldı. Yatırımlar şimdi de Kocaeli’nin başka bölümlerine, kuzeydeki Kandıra ilçesine ilerliyor. Kocaeli’de yeni sanayi alanları yaratma çabasının altında “ihtiyacın” dışında başka “gerçekler” de yatıyor. İlin verimli tarım alanları sanayi tesisleri için köylülerden ucuza alınıyor. Ardından sanayi yatırımcısına çok daha yüksek fiyata satılıyor. Yani ortada büyük bir emlak rantı var. Birçok köylü, dedelerinden kalma tarım alanlarının sanayi bahanesiyle kamulaştırılmasına karşı direniş gösteriyor.
Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nün kurucusu ve 2012 yılına kadar Mühendislik Fakültesi Dekanı olan Prof. Dr. Savaş Hamza Ayberk, ilde uzun süredir araştırmalar yapmıştı. Prof. Ayberk, 30 yıldır bölgedeki sorunları her yerde anlattığını ve çözümleri de söylediğini belirtiyordu. Ayberk’le Kocaeli’nin en gür ormanlarına sahip Akmeşe beldesindeki evinde buluşmuştuk. Şehrin kirli havasından uzaklarda, İzmit Körfezi’nin sorunlarını konuştuk. Prof. Ayberk’e göre, Kocaeli ve körfez çevresinin en büyük sorunu trafik ve sanayi kaynaklı hava kirliliği. “Ne zaman körfeze baksanız, gri bir pus tabakası var, bu sis değil” diyen Prof. Ayberk, sorunları şöyle özetliyordu: “Havası temiz deniliyor. Temizse neden Kocaeli kanser istatistiklerinde birinci sırada? Özellikle karayolunda gözle görülür bir kirletici var. Kocaeli’nin tek şansı doğu batı doğrultulu rüzgârlar, kirliliği dağıtıyor. Dilovası’nın bu şansı da yok. Kocaeli’de bugün sayılara yansımayan bir hava kirliliği var.”
Körfez yakınından iki karayolu geçiyor. Kamuoyunda bilinen adıyla TEM ve E-5. Bu iki karayolu Türkiye’nin tüm trafik yükünü taşıyor. Kocaeli de bu yolu kullanan milyonlarca aracın gazını soluyor. Türkiye’de araçlardan çıkan siyah egzoz dumanı sorununun hâlâ çözülemediğinin altını çizen Prof. Ayberk, şöyle devam ediyordu: “Otoyolda giderken, önünüzdeki kamyonun siyah dumanını ciğerlerinizde hissediyorsunuz. Kocaeli’de tarım topraklarına da sahip çıkılmıyor. Ekolojik çöküntü noktasındayız, eşik değere, doygunluk noktasına gelindi. Sanayiye çok dikkat edilmesi gerekiyor. Yoksa Kocaeli yaşanmaz olacak.”
Prof. Ayberk, İzmit Körfezi’nin deniz kirliliği ile ilgili olarak da şunları anlatıyordu: “Körfezin kirlilik sorunu devam ediyor. Arıtma tesisleri konusunda önemli yatırımlar var. Ancak ana kirleticiler liman trafiği ve gemiler. Karasal kaynaklardan gelen yüzey sularının denizle buluşması sonucu oluşan kirlilik var. Endüstriyel atık suların kontrol edilemeyen kısımları denize gidiyor. Çöp ve katı atık sorunu çözüldü. Ancak tehlikeli atıkların sorunu devam ediyor.” Prof. Ayberk’in “30 yıldır söylüyorum” dediği çözüm önerileri ise şöyleydi:
“Sanayi artık dursun. Mevcut sanayi de yüksek teknolojiye dayalı, uluslararası pazarda rekabet edebilir, üstün ürün üreten sanayi olsun. Araştırma geliştirme, yüksek teknoloji, bilim merkezi, teknoparklar, kültür sanat ve turizm merkezi yapılsın. Kocaeli çok güzel bir yer. Kayak merkezi var. Dünyanın en iyi karı yağıyor. Körfezde uygun rüzgâr var, yelken için uygun. Su kayağı yapılıyor. Deniz temizlensin, yüzme alanları yaratılsın. Hâlâ bakir yerler bulunuyor. Cebeci sahillerinde uzun kumullar var. İnsanı etkileyen yerler buralar. Toprakları verimli. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 14 kilometre yürüyüş yolu yaptı. Şehrin içinde bile var. Artık sanayileşme ve OSB’lere dur demek lazım. OSB dışı sanayiye de dur demek lazım. Yer kalmadı. Her sanayi yatırımı buraya yeni nüfus getiriyor. İnsanların soluk almaya da ihtiyacı var. Körfezin havasına, doğasına toprağına sahip çıkmak gerekiyor.”
Ancak İzmit Körfezi çevresinde yatırımlar tüm hızıyla devam ediyor. Körfez bu kez, mevcut iki karayolunun dışında yeni bir proje şekillenmişti: Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yapişlet-devret projesinin Otoyol A.Ş. ile Japon ortaklık arasındaki imza töreni, 8 Eylül 2011’de İstanbul Yeniköy’deki Said Halim Paşa Yalısı’nda yapıldı. Körfez geçişi ve bağlantı yollarını da kapsayan projede yollar, Gebze’den başlayıp, İzmit Körfezi’ni asma köprüyle aşarak Orhangazi ve Gemlik yakınlarından geçip ve Ovaakça Kavşağı ile Bursa Çevre Yolu’na bağlandı. Otoyol uzunluğu 421 kilometre olarak hesaplanan proje kapsamında 30 viyadük, 4 tünel, 209 köprü, 18 gişe alanı, 5 otoyol bakım işletme merkezi, 7 servis ve park alanı inşa edildi. İzmit Körfezi’nin kuzey kıyısındaki Dilovası’ndan, güney kıyısındaki Hersek Burnu’na uzanan asma köprü yaklaşık 3 kilometre. Dünyanın en uzun asma köprü projelerinden biriyle hali hazırda karayolu ile 1 saat 10 dakika, feribot ile 60 dakika olan İzmit Körfez geçiş süresi 6 dakikaya indi. Projenin asıl amacı, İstanbul ile İzmir arasını 140 kilometre kısaltarak süreyi 3.5 saate indirmek. İlk bakışta kulağa hoş gelen bu projenin, zaten yaşanmaz bir hale gelen körfez çevresinde yeni ne gibi çevresel sorunlara yol açacağını ise zaman gösterecek.
Kocaeli, bütün sorunlarına rağmen gelişmiş bir il olarak kabul ediliyor. Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra gelişmişlik düzeyine göre dördüncü, en büyük sanayi kenti olarak da ikinci sırada. Kocaeli Sanayi Odası’nın verilerine göre, odaya bağlı 2 bin 200 sanayi kuruluşunun 153’ü yabancı sermayeli. Sanayi kuruluşları ağırlıklı olarak Gebze, İzmit ve Körfez ilçelerinde bulunuyor. Türkiye imalat sanayi tüketim mallarının yüzde 2.82’si, ara mallarının yüzde 22.03’ü ve yatırım mallarının yüzde 10.23’ü Kocaeli’de üretiliyor. Kocaeli’de faaliyet gösteren önemli sektörlerin Türkiye içerisindeki payı incelendiğinde kimya sanayisinin payı yaklaşık yüzde 27. Otomotiv sektörünün payı da yaklaşık yüzde 27.2. İlde yoğunlaşan sanayi kuruluşları ile birlikte, bilimsel araştırma ve geliştirme merkezleri de Kocaeli’de yer alıyor.
Bir dönem Kocaeli Sanayi ve Ticaret Müdürü görevinde bulunan İhsan Ertuğrul, Kocaeli’nin mevcut sanayisi ve geleceği ile ilgili şunları anlatmıştı: “Mevcut 13 OSB var. Kandıra’ya kurulacak Gıda İhtisas OSB için dört beş yıl önce Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yer ayrılmıştı. Yapılan bir çalışmada geleceğin sektörü gıda ve enerji olarak belirlendi. Bu nedenle bölgenin de dokusuna uygun olarak Gıda İhtisas OSB bölgesi kurmayı tercih ettik. Ayrıca topraklar sanıldığı gibi tarıma elverişli değil, cezaevine yakın bölgeye yapılacak.” Kocaeli genelindeki sanayi bölgelerinin doluluk oranının yüzde 50 olduğunu söyleyen Ertuğrul şöyle devam etmişti: “İki, üç OSB’nin altyapı çalışmaları halen sürüyor. Arazi tahsisleri konusunda yeni bir yönetmelik çıkarıldı. Son bir yıldır üzerinde yoğun olarak çalışılıyor. Sanayi ve ticaret il müdürü olarak OSB’lerin kapasitesinin doldurulmasından yanayım, 2004’ten bugüne yeni kurulan sadece Gıda OSB var. O da bölgenin dokusuna uygun bir sektör.”
Bir süre Kocaeli Sanayi Odası Genel Sekreteri olan Necmettin Bayraktar’ın verdiği bilgilere göre, Kocaeli genelinde kayıtlı 2 bine yakın sanayi kuruluşu vardı; 10’dan az kişinin çalıştığı mikro işletmeler de dahil edildiğinde bu sayı 5 bini buluyor. Bayraktar da artık mevcut sanayinin çevreye duyarlı, katma değeri yüksek hale dönmesi gerektiğini söylüyordu.
İzmit Körfezi çevresi her geçen gün sanayileşmeye devam ediyor. Her kurulan fabrika göç anlamına geliyor. Eğer gerekli tedbirler alınmaz, mevcut sanayide bir dönüşüm yapılmazsa körfez çevresi yaşanmaz bir hale dönecek. Bir sanayi bölgesi de olsa İzmit Körfezi’nin doğal güzelliklerinin keşfedilmeyi bekleyen bir hazine olduğunu unutmamak gerekiyor.