Küba; Asi ve Özgür

Karayipler’deki bu küçük adanın hikâyesi, dünyanın dört bucağında yankılanan eski bir söz gibi biteviye anlatılır. Bu hikâyelere nefes verenler arasında Küba’yı anlayanlar, bilenler kadar, konu hakkında hemen hiç fikri olmayanlar da vardır ki cümlesinin katkılarıyla hikâye iyice katmerlenir bir o kadar da karmaşık hale gelir.

Yazı: Özcan Yurdalan / Fotoğraf: Engin Güneysu – Agence Le Journal 

Ülkenin yakın geçmişindeki büyük devrim, insanlığın hafızasına destansı bir kayıt olarak geçerken fotoğrafçılar da boş durmamıştır. Dağlardaki özgürlük savaşçılarının fotoğrafları çoğalarak yayılmaya bugün de devam ediyor. Bugünkü Küba kuruluş ideallerini yaşatmaya çalışırken, olan biteni ilgiyle, merakla, kaygıyla ya da hasetle ve kem gözlerle izleyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Küba’daki günlük hayatta Fidel’den sonra da gözle görülür bir değişiklik yok. Devrim yaşlı ve genç liderleriyle birlikte kendi mecrasında akmaya devam ediyor. Turistlerin başlıca hayranlık nesnelerinden biri olan eski Amerikan arabaları parlak nikelajlarıyla sokaklarda geziniyor; geleneksel kıyafetler giymiş purolu kadınlar fotoğrafçılara poz veriyor; sokak müzisyenleri salsa nağmeleriyle turistleri tava getiriyor.

 

Öte yandan Havana’da konut sorunu devam ediyor, kolonyal dönem yapıları kapsamlı bir projeyle toparlanıyor; altyapı yeterli olmamakla birlikte ülke temiz ve bakımlı; şehirlerarası yollar oldukça iyi durumda ancak ulaşım araçları ihtiyacı karşılamaktan uzak, enerji sorunu alternatif kaynaklarla giderilmeye çalışılıyor. ABD’nin uyguladığı ambargo ülkenin kendi dinamikleriyle gelişmesine izin vermiyor, sağlıkta temel ihtiyaçları ithal edebilme imkânı yok ama dünyanın en çok sağlık elemanı ve hizmeti ihraç eden ülkesi. Küba’nın hala sosyal devlet olduğunu, eğitim, sağlık, beslenme başta olmak üzere temel ihtiyaçların ücretsiz karşılandığını belirttikten sonra neredeyse ücretsiz hizmet kalemlerine ulaşım, elektrik, kültür sanat gibi belirgin ihtiyaçları da ekleyelim.

Elbette ülkede ciddi bir değişim söz konusu. Nasıl olmasın Dünya değişiyor. Tüketim toplumu yaşam biçimi özelikle gençleri etkiliyor. Devrim günlerindeki manyetolu telefonları haliyle kimse kullanmıyor, onun yerine sayısal teknolojik devrimin akıllı telefonlarını kullananların sayısı gün geçtikçe artıyor. Köşe başında satılan kartları kazıyınca çıkan şifre birkaç saatlik internet kullanımına yetiyor. Şehirlerdeki parklardan bazılarında ya da turistik otellerin çevresinde internet ulaşımı sağlanıyor. Burada her yaştan Kübalılar ama özellikle gençler akıllı telefonlarıyla sörf yapıyor. ABD’deki akrabalarıyla görüntülü iletişim kuran yaşlılara çokça rastlanıyor. Küba’da hayat sokaklarda akıyor, sadece gündüzler değil geceler de oldukça hareketli. Kübalılar kendi meşreplerince yaşamaya devam ediyor. Turistler, turistik Küba’yla haşır neşir olmaya devam ediyor. Turizm ülkenin başlıca gelir kaynaklarından biri olsa bile yeni başgösteren gelir adaletsizliğinin de önemli sebeplerinden biri.