Muşar Dağı’nın Sırrı

Muşar Dağı’nın, Kilise Dağı, Mukaddes Dağı, Abdulvahap Dağı gibi değişik adlarla anılması bölgenin değişik kültürlere ev sahipliği yaptığının kanıtı gibi. Dağ Elazığ’ın Baskil ilçesi sınırları içinde olsa da Malatya’da daha çok bilinir ve Abdulvahap Dağı adı sık kullanılır.

Yazı ve Fotoğraf: Kasım Gümüş

Sabahın erken saatinde Malatya’nın Batalgazi ilçesinden ilk feribotla yöre insanı ile puslu dağa doğru başlıyor yolculuğumuz. Yaklaşık yarım saatlik yolculuktan sonra kayısı bahçeleri içinden geçerek bozkırda yılan gibi kıvrılan yollardan ilerleyince dağın eteğine varıyoruz. Dağın eteğindeki Sıddı Zeynep türbesinde, yaşamını Abdulvahap Gazi türbedarlığına adayan Kazım Ağabey ile karşılaşıyoruz. Yaklaşık yarım saatlik bir tırmanıştan sonra, yamaçta bir mağaranın içindeki Abdulvahap Gazi türbesiyle karşılaşıyoruz. Burada ilk moladan sonra iki buçuk saat daha tırmanarak zirveye varıyoruz.

 

Zirveye vardığımızda, balıksırtı kayaların üzerine yapılmış harap, yorgun, delik deşik duvarları, sökülmüş kırılmış taşları ile yıkılmadım dercesine tüm ihtişamı ile Mar Ahron Manastırı karşılıyor bizi (manastırın kilise olduğu da söyleniyor). M.S 600-800 arasındaki yıllarda yapıldığı sanılan yapının etrafında geçmişin yaşam izlerine rastlıyoruz. Dağın zirvesinde tarım yapıldığını düşündüren küçük düzlük, hemen ilerisinde mezarlık olduğu düşünülen beyaz zambak tarlası, güney ve kuzey yamaçlarında bulunan sarnıçlar tahrip edilmiş olsalar da gizemlerini hala koruyorlar. Manastırın giriş katı ve yarı yıkılmış ikinci katı günümüze kadar gelmiş. Defineciler tarafından kazılmayan yeri neredeyse yok, duvarlarına boyayla ya da kazınarak yazılan tarihler, isimler…

 

Belli ki oraya adını yazanlar kalıcı olmanın peşinde fakat Mar Ahron’un yanında o isimlerin çoktan unutulduğu bir gerçek. Manastırın olduğu zirve tüm bölgeye hâkim olduğundan yapının tarihte askeri amaçla gözetleme yeri olarak da kullanıldığı düşünülüyor. Karakaya barajı çalışmaları sırasında çıkan kalıntılar, bölgede birçok kavimin yerleştiğini göstermektedir. Bizans hâkimiyetinden sonra Selçukluların Anadolu’yu ele geçirmesiyle bölge kültürel değişimini en çok bu dönemde yaşamıştır. Bu değişime önderlik yapan ise Şeyh Hasan ve himayesindeki obalardır(Aleviler). Dağın yamacında bulunan Abdulvahap Gazi türbesi bugün de ziyaret edilmekte ve kurbanlar kesilmektedir.