Venedik ve Maskeler


Venedik Karnavalı, “Maskelerin Şehri” olarak anılan Venedik’te her yıl kutlamaları yapılan bir karnaval. Karnaval boyunca takılan maskeler, renklenip şekillenmiş ve zamanla halkla bütünleşen bir simge halini almayı başarmıştır.
Yazı: Arzu Haşlak / Fotoğraf: Yusuf Aslan
Venedik’in Maskelerle Saklanmış Hüznü
Karnavalın başlangıç tarihi değiştirilebilir ama bitiş tarihi daha doğrusu salı günü bitişi kesindir. Katoliklerin Büyük Perhiz adını verdikleri 40 gün sürecek olan hayvansal gıda yememe orucunun arife günüdür. Festival bitişi de bu arife gününe denk getirilir, “Mardi Gras” olarak da bilinir ama “Tövbe Salısı” olarak geçer. Son kutlamalar yapılır ve maskeler atılır. Maske kültürü sadece Venedik’te değildir. Kadim Roma ve Grek zamanında aktörler, sahnede sergiledikleri baskın duyguyu –trajedi, komedi vs– belirtmek için maskeler takarlarmış ve söylendiğine göre maske aracılığıyla konuşurlarmış. Kadim Mısır anlatılarında da “Anubis maskesi giyen rahip kalktı ve konuştu…” ifadesi ile karşılaşılır ki bu da zaten ifade edilmek istenilen baskın duyguyu aktarır bize.
Venedik şehrini her yılın şubat ayında bir cümbüşe dönüştüren kutlamalar bütünü için başlangıcına dair birçok rivayet vardır. Bunlardan biri; 1162 yılında gerçekleşen zafer sonucu halkın San Marco Meydanı’nda dans etmeye başlaması ve bu kutlamaların gelenekselleşmesidir. Bir diğeri; 1348’de yaşanan veba salgını birçok kişinin ölümüne sebep olunca, hayatta kalanların yaralarını gizlemek için uzun kıyafetler giyerek maskeler takmaya başlamasıdır. Başka rivayete ise; 1600’lü yıllarda artan genelev ortamı sebebi ile hayat kadınlarının günlük yaşamda tanınmamak için maskeleri kullanmasıdır. Bir de Venedik halkının gönüllere dokunan bir yorumu vardır. Tarihte hep festivalleri ve eğlenceye düşkünlüğü ile bilinen Venedik halkının maskeleri kullanma amacının insanların en azından eğlenirken sınıf farkını ortadan kaldırmasıdır. Amacı sınıf farkını ortadan kaldırmak olarak başlasa da bu durum kişiler için fırsata da çevrilir. Kişilerin maskelenip istedikleri gibi davranmasıyla toplum ahlakının çöküşünün hızlanması durumu, maske kullanımının kilise tarafından yasaklanmasına kadar gider. Hatta kutsal günlerde maske kullanmak yasadışı olarak bile ilan edilir. Maskelerin ardında kendileri gibi olabildikleri tek an, dış dünyamıza taşan o an, aslında en sorunlu zamandır.
Psikolojide maske kavram olarak, Latince kökeninden hareketle “Persona” ile ifade edilir. “İnsanın dış dünyaya sunulan ifadesi” anlamına gelir. İnsanın isteği ve kontrolünde gibi duran bu maske, madalyonun yalnızca bir yüzüdür. Madalyonun diğer yüzünde, genellikle belirsiz ve tam biçimlenmemiş bir arzu olur. Shakespeare’in sözü gibi, “Bir adam, kendi zamanında birçok rol oynar.” Dış dünyayla yüzleştiğimizde giydiğimiz maske, ayrıca dış dünyanın bizim üzerimizdeki rolünü de belirler. Böylece, “Maske aracılığıyla konuşan” sistem, bizim kendi karnavalımızı her gün sahnelememizi sağlar. Bir kimliğin maske takabilmesi için ise; bir maskenin arkasında gerçek bir kimlik olması gerekir. Yani öyle olması beklenir. “Gerçek Benlik”e ulaşmak için çıkartılması gereken “maske” belki de onun kendisidir. Venedik maskelerin eğlence merkezidir ama belki de kendi maskelerimizle de yüzleşme yeridir. Belki de maskelerdeki suratların donukluğu, konuşturulmak istenilen gözler içindir. Belki de, Tövbe Salısı’nda atılan maskeler yaratana “İşte, geldim” demektir. Peki atılan, hangi “maske”dir?