Budapeşte; Tuna’nın Kıyısında

Bugünlerde Avrupa’nın ucuz tatil beldelerinden biri haline gelen Budapeşte hem tarihi hem de rahat gündelik yaşantısı ile misafirlerini karşılıyor. Altı milyonluk Macaristan’ın başkentine gitmek için eğer haziranı seçmişseniz tüm kenti kaplayan ıhlamur kokuları ve cıvıl cıvıl parklar sizi karşılayacaktır.

Yazı ve Fotoğraf: Hale Güzin Kızılaslan

Bu küçük ama tarihi olarak önemli ülke Kanuni Sultan Süleyman’ın da Tuna’yı aşarak 1526’da Mohaç’ta Macar ordusunu yenip sonra kendine bağladığı küçük krallıktır. Bu sebepten midir bilinmez Avrupa ülkeleri içinde Türklere pek de aşina tek tük ülkelerden de biri halen. Ve genel mimari özellikleri Roma, Yunan ve Osmanlı olarak çeşitlenmiştir.

Tuna Nehri’nin iki kıyısında Buda ve Peşte kıyılarının birleşmesi ile oluşan kent tam bir kültür merkezi diyebiliriz. Çok eski tiyatro binaları ve Andrassi Bulvarı ile opera binası da tüm ihtişamıyla ziyaretçi akınına uğruyor. Fotoğraf ile de özellikle ilgileniyorsanız Macaristan çok zengin bir miras ve birikimle karşınıza çıkacaktır. Pulitzer Ödülü’ne ismini veren kişinin 19. yüzyılda Musevi kökenli Macar asıllı Joseph Pulitzer adlı bir gazeteci olduğunu, Josef Koudelka, Robert Capa, Andre Kertez, Martin Munkacsi, Elliot Erwitt ve Flóra Borsi gibi isimlerin yaşadıkları dönemi nasıl okuduklarına ve izlediklerine bakmak heyecan verici olacaktır. İkinci Dünya savaşında çok ciddi zarar görmüş olan kent inanılmaz şekilde yeniden inşaa edilmiş. Fakat halen bazı binalarda kurşun izlerine rastlamak mümkün. Macaristan İkinci Dünya savaşından sonra ekonomik sıkıntılarla ve siyasi çatışmalarla çalkalanmış bir ülke. Öyle ki 1956 Devrimi dedikleri dönemde ülkenin ileri gelen aydınları öğrenci hareketlerinin önderliğinde Sovyetik sisteme karşı ayaklanmalar çıkmış ve çok sayıda insan zarar görmüş. Hatta şu an ülke başkanı olan Viktor Orban o dönemde liberal ve özgürlükçü sloganları ile öne çıkan bir öğrenci lideri olarak siyaset basamaklarında yükselmiş. Bugün ise tüm muhalete kulaklarını tıkayan ve yüzde onlarda bir oy oranına rağmen parlamentoda hegomonya kurmakla suçlanan bir başkan.

Ülkede ekonomi tamamen tarım ve turizm üzerine şekillenmiş ve Budapeşte gerçekten ülkenin kalbi. Sokakta çok fazla evsiz görmeniz mümkün. Avrupa’nın kapısı olan Macaristan’da ise son yılların krizi olan mülteci meselesinden eser yok. Sınırlarını sert bir şekilde kapatmış olan hükümet halkını ikna için gerekli politik argümanları da çok yoğun bir şekilde kullanmış. Sokaklarda halen sovyetik ve şatafatsız dükkân vitrinleri görmek ise çok değişik bir duyguya kapılmanıza sebep oluyor. Sürekli etraftan gelen siren sesleri duymanıza rağmen etrafta hiç polis görmeyeceğiniz, bir Türkiyeli olarak tuhaf bulacağınız bir atmosferi de var ayrıca. Eğer bir gün yolunuz düşecek olursa ıhlamurlu bir mevsimi seçin. Yeşile doyacağınız bir saadet sizi bekliyor olacak.