Harkov; Genç Ruh
Harkov, Ukrayna’da eğitimin ve bilimin merkezi durumunda bir kent. Şehirde 13 ulusal üniversite, 60’dan fazla araştırma enstitüsü, 80 kütüphane mevcut. Şehir nüfusunun %10’u yani 150 bini üniversite öğrencisi.
Yazı ve Fotoğraf: Ufuk Sarışen
Devhacki Köyü’nün hemen yanı başındaki buz tutmuş göletin üzerinde 69 yaşındaki Leonid Grigorievich 4. deliği açmakta. Elinde oltası, bu sefer son açtığı deliği deneyecek. Aşağı doğru sallıyor oltasını. Diğer deliklerin birbirine uzaklığı bir karıştan fazla değil, yani bu delikte farklı bir balık yatağı keşfedemeyeceğinin kendisi de farkında ama hayatta şansa da inanıyor. Leonid, bulutsuz gecelerde sabaha karşı bu düzlüğe gelip yıldızları ve gezegenleri izliyor. Gözündeki güneş gözlükleri gece Satürn’ü bulmaya gündüz de karda ve buzda yansıyan güneş ışınlarından gözlerini korumaya yarıyor. Nazi Almanyası’nın Harkov’u ele geçirdiği Ekim 1941’den 6 ay sonra dünyaya gelen yaşlı adam “Ben aslında Almanya doğumluyum, beni AB vatandaşı yapmalılar.” diye durumu hicvetse de, hiç görmediği babasından bahsederken gözleri doluyor, “Bu soğukta gözler sulanır elbette”. 22 aylık Nazi kuşatması sırasında ilk üç ayda soğuktan ve açlıktan ölen 14 bin kişiden biri babası.
İşgal sonunda ölü sayısı yüz binlere ulaşıyor. Şehrin yüzde yetmişinin yok edildiği bu koşullarda annesinin ve kendisinin hayatta kalmasını bir mucize olarak görüyor. “Sovyet döneminde ne derlerse yapardık. Şimdi farklı, özgürlük gibisi yok. Canım gece göle gelmek istiyorsa geliyorum, balık tutmak istiyorsam da tutuyorum. Kedilerimi aç bırakacak halim yok ya” diyor. Özgürlüğün tadını çıkaran Grigorievich, aslında Sovyet döneminden beri faaliyetini devam ettiren Malyshev Tank Fabrikası’ndan emekli. Ukrayna’nın Kiev’den sonraki 1,5 milyon nüfuslu ikinci büyük kentine 12 kilometrelik mesafedeki bu köyde yaşayan yaşlı adam, istediği zaman 10 dakikada şehre gidip oranın nimetlerinden yararlanıyor, isterse buz delgeçi ile beşinci deliği açıp balık tutmaya devam ediyor: “Yeni bir gezegen de ben bulacağım, hem de teleskop ile değil güneş gözlüğü ile”
Harkov Nehri’nin güneyinde kurulan dev açık hava pazarında her yerden dumanlar yükseliyor. Bunlar, soba bacası değil, insan nefesi ya da kahve buharları. Açık havada tezgâhlarda satış yapanlar muhtelif kürklerden sarındıkları giysiler sayesinde soğuğa dayanıyorlar. Ekmek kavgası burada oldukça çetin. Satıcı da alıcı da yoksulluktan bunalmış. Kurutulmuş balık tezgâhının sahibi Llyda Petrovna, “Burada insan ya çok zengin ya çok yoksul, arası yok” diyor. “Hava soğuk olunca insanlar gelmiyor, -15 derecede balık almak için sokağa çıkmıyor kimse. Soğuğun tek faydası taze balıkların bile aylarca bozulmadan kalması. Bir de balıklarım artık çok pahalı, ülkede balığı bitirdik, Avrupa’dan geliyor çoğu bunların. Balık fiyatları Avrupalı ama insanların maaşı Afrikalı”. 60 yaşındaki Llyda’nın kocası yıllardır iş bulamamış ve en sonunda evde yemek yapıp torun bakmaya başlamış. Erkeklerin yerine kadınların çalışması artık olağan bir durum Harkov’da.