Koçgiri Aşireti


Hikâyeler vardır anlatılmamış; yüreklere gömülmüş, toprağa saklanmış veya suların akıntısına bırakılmış. Olaylar vardır yarım yamalak aktarılmış, acı ve sevda öyküleri olarak kalmış. Gerçek yönü çocuklardan, gençlerden gizlenmiş bir tarih. Koçgiri aşiretine ilişkin olan tarih tam da böyledir.
Yazı: Faik Bulut / Fotoğraf: Umut Kaçar
Sivas’ın İmranlı ve Zara ilçeleri arasındaki köylerde, saklı kalmış bir kültür hazinesinin labirentlerinde dolaşırken aklımda bunlar vardı. Söz konusu olan geniş bir coğrafya, büyük bir aşiret. Göçlerle başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin pek çok şehrine yayılmış, adı gibi kökenine ilişkin muamma ve tartışmaların halen devam ettiği bir topluluk.
Nitekim İmranlı’da tanıştığımız Ercan Yılmaz daha baştan bizi uyardı: “Sakın her yerde Koçgiri deyip durma; bazen tepkiyle karşılaşabilirsin. Bir keresinde, aşiret mensubu bir araştırmacı Koçgiri kimliğine ısrarla vurgu yaparken, kendini Türk sayan aşiret mensubu bazı köylüler tarafından tartaklanmıştı.” İmranlı, Kılıçlar köyünden Gülbahar Aktaş ise genel anlayışı şöyle özetledi: “Aleviyim, hem Kürt hem Türk’üm. Daha önemlisi insanım. Oğlum cezaevine düşünce yedi yıl yastıkta yatmadım; hep ardı sıra sürüklendim durdum…” Oğlu yazar Ercan Aktaş ise, annesinin “Ovacık tarafından gelen ve (asimilasyon yoluyla) Türkleşmiş bir kabileden olduğunu” belirtiyor.
Oysa 16. yüzyıldan itibaren kayıtlara geçen bir aşiret Koçgiri. Muş, Diyarbakır, Urfa, Bitlis, Elazığ ve Dersim yöresine; Yavuz Sultan ile Şah İsmail mücadelesi sırasında Kızılbaşlara yapılan zulüm nedeniyle Sivas’ın Zara (eski adıyla Koçgiri/Çit-Maciran yöresi), İmranlı, Karacaviran, Bulucan, Beypınarı nahiyelerine; Zara ile Divriği arasında kalan bölgeye ve Erzincan’a bağlı Refahiye, Karcaniş, Kuruçay, Kemah köylerine ve nihayet Sivas’ın Suşehri ilçesi hudutları içinde kalan köyler de dâhil yaklaşık 300 köye yerleşmişler. 1919-1921 yılları arasında Koçgiri adıyla bilinen isyan döneminde de toplam 300 köy ve 30 bin hane ve 12 büyük kabileden oluşuyordu. Kızılkaleli dede Veli Gülsoy, bu kabileleri şöyle sıralıyor: “Balan, Cafikan, İban, İbikan, Sefikan, Saran, Gerniyan, Pewrûzan, Laçinan, Riçikan, Zerikiyan, Pilvankan, Qalxanciyan, Pezgewran. Bunlardan Pewrûzan, Cafikan, Gerniyan ve Sefikan.” Dediğine göre, kabile kollarından bazıları iç çatışma, siyaset veya ekonomik nedenlerle Sarız ve Develi (Kayseri) ilçe köylerine göç etmişler.