Ev

Ev, ölümden geriye kalanların bir hikayesi; tavanı çöken, kağıt gibi ayrılan duvarlarda asla karşı koyamayacağımız doğanın hakimiyeti. Benim için zamanın başladığı, bir zamanlar orada yaşayanlar içinse zamanın bittiği yer.

Yazı ve Fotoğraflar: Günseli Baki

Hayali oyunlarımız vardı çocukken ve büyüklerimizin anlattığı hikâyeler. Bu hikâyelerin anlatıldığı yerler, kendimizi güvende hissettiğimiz evlerimizdi. Her ev birbirine benzerdi. Manzara resimleri asılırdı duvarlara. Bazen tek bir duvar, büyük bir manzara resmiyle kaplanırdı. Doğa evdi, ev doğa. Kardeşlerle aynı odada kalınırdı. Gündüz oturma odası, gece çocukların yatak odasına dönüşürdü. Kendi yaşadığımız evimizde salon misafirler için ayrılmış olsa da, büyükbaba ve büyükanne evinde misafir biz olur; salon bizim olurdu.

Küçük evlerimizde büyük heyecanlarımız, önemli meşguliyetlerimiz vardı. El örgüsü danteller gururla sergilenir, rengi çok beyazsa çaya batırılır, sarartılırdı. Böylece kiri de çok göstermez, sık sık yıkayıp, kolalamaya da gerek kalmazdı. Misafirler için kesme camdan su ve çay bardakları, salondaki büfede porselen misafir yemek takımları, çevirirken sesi müzik gibi gelen telefon tuşları, vazolarda yapma çiçekler vardı. Her sene düzenli olarak, fotoğraf stüdyosunda çektirilen kalabalık aile fotoğrafları özenle albümlere yerleştirilir, bu albümler salondaki dolapta kendilerine bir yer edinirdi. İnsanla eşya arasında güçlü bir bağ vardı. Kolay tüketilemez, çabuk atılamazdı. Eskiyen uzun süre saklanırdı dolaplarda, her şeyin bir yerden alınmışlığı, zor da olsa sahip olunmuşluğu, her şeyin bir hikâyesi vardı. Her şey evlerde olup, biter; her şey evlerde yaşanırdı; ev, her şeydi.

Çocukluğum Samatya’da, Taşkent apartmanında evin her şey olduğu bir dönemde geçti. Her dairesinde çocukları ve torunlarının yaşadığı bu apartmanın en üst katında 1976-2004 yılları arasında yaşayan büyükanne ve büyükbabamın evi her akşam mutlaka ziyaret edilirdi. Ve bu her akşam ziyaret ritüeli yıllar boyunca da devam etti. Çocukluğumu düşündüğümde, belleğimde ilk canlanan; kocaman bir aileyi buluşturan bu küçük apartman dairesini, belki de, kendimi güvende hissettiğim ilk yeri; bu evi hatırlarım. Ailenin en büyük son üyesinin ölümünden sonra 11 yıldır hiç kimsenin girmediği yeri. Ev, ölümden geriye kalanların bir hikayesi; tavanı çöken, kağıt gibi ayrılan duvarlarda asla karşı koyamayacağımız doğanın hakimiyeti. Benim için zamanın başladığı, bir zamanlar orada yaşayanlar içinse zamanın bittiği yer. Ev, çocukluğumun ilk hafıza kayıtlarının peşinde, orada rehin kalmış hatıralara doğru bir yolculuk. Ev, zaman içinde bir yer.