Kadim İnanış “Kırk”

Fotoğraflar: Hicran Akaalp

Kırk sayısının yüklendiği anlamların farkına varabilmek için gerek maddi gerekse manevi kültürün sözlü gelenekteki en dinamik taşıyıcıları olan atasözleri ve deyimlere bakmak yeterlidir. Bir işi yapmakta nazlanan ya da yapmak istemeyen kişiye “kırk dereden su getirdin” denir. Zamanını kendi evinden çok başkalarının evinde geçirene “kırk evin kedisi” benzetmesi yapılır. Bir iş için çok kimseyle görüşülürse “kırk kapının ipini çekmek” deyimi kullanılır. Bir şeyin defalarca yapıldığını ifade etmek için yine kırk sayısı imdada yetişir. Kişinin acınacak hâlde, güç koşullar altında olduğu belirtilirken “kırk öksüzle bir mağarada mı kaldı?” sorusu sorulur. Aynı konuyla ilgili farklı söylemlerde bulunanlar “bir ağzı, kırk sakızı var” sözüyle eleştirilir. Maddi yetersizliği açıklamak için  “kırk parasız”, “kırk parası yok” tabirleri kullanılır. Zihnini birbirinden bağımsız ve gereğinden fazla işlerle meşgul eden kişi “kafasında kırk tilki dolaşıyor kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor” deyimiyle tarif edilir. Birbirinden farklı birçok işle uğraşanlara “kırk tarakta bezi olmak”, bir zaman diliminin uzunluğunu belirtmek için “kırk yılda bir”, “kırk yıl”, “kırk saat”, “kırk yılın başı” gibi ifadeler kullanılmaktadır.

https://vimeo.com/268858862

Video: Hicran Akaalp
Mardin yöresinde annenin (ve bebeğin) kırk çıkarma işlemi, genellikle “kırk tası” adı verilen, ortasında delikleri ve kırk tane anahtarı (pulu) olan bir tasla yıkanma şeklindedir. Yıkama işlemini gelinin yakınlarından birisi (öncelikle annesi ya da kaynanası) bilinen dualar okuyarak yapar.