Çığlıklar ve Fısıltılar

Fotoğraflar: Özge Sebzeci
Türkiye’de 2010 yılından bu yana en az 1915 kadın öldürüldü. 2015 yılında Özgecan Aslan cinayeti tüm Türkiye’yi ayağa kaldırmasına, çok geniş çaplı eylemler yapılmasına rağmen kadın cinayetleri 2016 yılında da hız kesmedi ve en az 367 kadın cinayeti yaşandı. Bianet’in hazırladığı rapora göre, sadece 2017 yılında ise en az 11 kadın çıkarttıkları koruma tedbir kararlarına rağmen, 56 kadın boşanmak/ayrılmak istedikleri ya da evlilik teklifini reddettikleri erkekler tarafından öldürüldü. En az 286 kız çocuğu cinsel istismara maruz kaldı. Son yıllarda mahkeme tarafından sanıklara uygulanan iyi hal, tahrik ve saygın tutum indirimleri ise birçok zanlıyı cezalarda indirim alabilmek için ifadelerini değiştirebiliyorlar. “Erkekliğime laf etti”, “tutku derecesinde sevdim” demek; mahkemelerde kravat takmak zanlıların indirim alması için yeterli olabiliyor. Buna rağmen 2014 yılından bu yana yürürlükte bulunan İstanbul Sözleşmesi’nde güvence altına alınan; evlilik birliği içerisinde olsun ya da olmasın kadınların maruz kaldıkları şiddeti veya şiddet tehdidini önlemek ve koruma kararı alabilmelerini sağlayan 6284 sayılı yasa şu an yürürlükten kaldırılmak istenmekte. Önümüzdeki günlerde Türkiye’den pek çok kadın örgütünün gündemine girecek bu 6284 sayılı yasanın savunması kadınlar için hayatı öneme sahip. Kızları, kardeşleri, anneleri öldürülen aileler için ise bir taraftan olayın acısı hala sıcaklığını korurken ve “onun” yokluğunu kabullenmeye çalışırken, bir taraftan da zorlu ve uzun bir mahkeme süreci başlıyor. Münevver Karabulut cinayetinin ardından kurulan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” platformu ise kadın cinayetlerinin azalması için verilen tüm indirimlerin kaldırılması, yürürlükte olan koruma kanununun etkin uygulanmasının kadın cinayetlerini önlenmesi için çok önemli bir adım olacağına inanıyor ve bu adımlar atılana kadar öldürülen kadınların aileleriyle birlikte mücadele edeceklerini söylüyor.