Abdal Musa; Akdeniz’in Gözcüsü

Anadolu’nun sonsuz hikâyeleriyle yüklü Toros Dağları’nın eteklerindeydim. Eskilerin deyişiyle Akdeniz Yakası’nın Teke Eli’nde. Mavi Akdeniz, karşımda doğuya doğru sıralanan Torosların arkasında kalmıştı. Geride ise Yörük yayları, Beydağları ile birlikte uzayıp giden vadiler ve ovalar bu sıcak haziran ayında birer yeşil vaha gibi duruyorlardı.

Yazı: Mehmet Sait Taşkıran / Fotoğraflar: Cansu Alkaya

Birkaç gün önce geldiğim Antalya’nın Elmalı ilçesine bağlı sakin Tekke Köyü her gün daha da kalabalıklaşıyordu. Çevresi meyve bahçeleri ve seralarla dolu köy asıl önemini bir zamanlar Akdeniz Yakası’nın piri, Aydın Elleri’nin gözcüsü, Kaygusuz Abdal’ın mürşidi hocası Abdal Musa’dan alıyordu. Köye gelenler de bu büyük veliyi anmak, ona adaklar adamak, himmetinden nasiplenmek için her yıl haziran ayının üçüncü haftasında köyde bulunan Abdal Musa Dergahı’na ziyaretlerini gerçekleştiriyordu. Sakinlik yerini şölene, pirleri Abdal Musa’ya adanan duaların ritmine bırakıyordu. Başlarında alevi dedeleri ve babaları eşliğinde Kaygusuz Abdal’ın pirine dizdiği,“Beylerimiz gelir elvan gülün üstüne/ Ağlar gelür şahım Abdal Musa’ya/Urum Abdalları postun eğnine/Bağlar gelir şahım Abdal Musa’ya…” mısraları hemen her yerden duyuluyordu.

Misafiri olduğum Abdal Musa Vakfı Başkanı Ali Tören ile gün içinde köyde geziniyorduk. Dergâh ve çevresini görmeden önce evvela bu eski Türkmen alevi köyünü tanımak, ziyarete gelen insanlardan önce köylülerin yaşamına tanık olmak istiyordum. Bahçeli ve büyük köy evlerini birbirinden ayıran geniş sokaklar boyunca meyve ağaçları sıralanıyordu. Köylülerin tarlaları da evlerin müştemilatında sayılırdı. Köyü gezerken bir taraftan da Ali Tören ile sohbet ediyorduk. Tekke Köyü Selçuklarla birlikte Anadolu’ya gelip yerleşen Türkmen boylarından beri varlığını sürdürüyordu. Vakıf başkanlığı ile birlikte geçmişte köyün dernek başkanlığını ve üç dönem muhtarlığını yapmış olan Tören köyün ve yörenin geçmişine dair bilgiler veriyordu.

“Teke yöresinin tamamı neredeyse Türkmendir. Antalya’nın da yerlisi esasen Türkmen Yörüklerden oluşur. Bizim gibi yörede başka alevi köyleri de var. Akçaeniş, Değirmen ve Çaybaşı köyleri de alevidir. Aleviler geçmişte sürekli baskıya maruz kaldıkları için bölgenin yüksek kesimlerinde bulunan yerleşim yerlerinde varlıklarını sürdürmüşler. Bizim atalarımız da bölgedeki dağları yurt edinen Yörüklerle iç içe yaşamış. Abdal Musa’nın geçmişte buraya yerleşmesi, dergâhını köyümüze kurması sayesinde köy önemli bir merkez haline geldi. Biz Abdal Musa zamanında köyde yaşayanların torunlarıyız. Köyün sakinleri ta beylikler döneminden beri hiç değişmedi.”