Anzak Günü
Gelibolu Yarımadası’nda sabaha karşı saat 05.00 suları. Anzak Koyu’nda toplanmış Yeni Zelanda ve Avustralya’dan gelen binlerce genç uyku tulumlarından henüz çıkmışlar. Bazıları hiç uyumamış, dev ekranlarda bir gece önceden başlayan anma söyleşilerini, belgeselleri, canlı konserleri izlemişler.
Yazı ve Fotoğraf: Ufuk Sarışen
Gençler, sabah karanlığında koydan denize doğru ufka saygıyla bakıyorlar. 94 yıl önce atalarının bu sahile çıkışlarını hayallerinde canlandırmaya çalışıyorlar. Sahildeki sessizliği tiz bir boru sesine eşlik eden trompet vuruşları bozuyor. Güneşin ilk ışıkları sahile dönük yüzleri aydınlatırken “Şafak Ayini” de başlıyor. Anzak torunları ülkelerinden binlerce kilometre uzakta atalarının şehit düştüğü bu yabancı topraklarda, güven içinde anma törenlerini gerçekleştiriyorlar. Sadece kendi askerlerinin değil Türk askerinin de kahramanlıklarını ve anılarını taze tutuyorlar, özellikle de Mustafa Kemal’in.
Çanakkale Savaşı’nda İngilizler, dönemin başkenti İstanbul’u ele geçirmek ve böylelikle Almanların müttefiki olan Türkleri savaş dışı bırakmak istiyorlardı. Bu şekilde kendi müttefikleri olan Ruslara da Türk karasuları üzerinden destek verilebileceklerdi. Aylar süren hazırlıklardan sonra müttefik donanması 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı’nı geçmek için büyük bir deniz harekâtına girişti ve başarısız oldu. Bu tarih ülkemizde Çanakkale Şehitlerini Anma Günü olarak kutlanmakta. Boğazı doğrudan denizden geçemeyeceklerini anlayan ihtilaf devletleri, Gelibolu Yarımadası’nı işgal ederek Türk savunmasını devre dışı bırakıp gemilerini rahatça boğazdan geçirmeyi hedefleyen bir plan yaptılar. İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda, Hint ve Fransız askerlerinden oluşan ordu Mısır ve Gelibolu yakınlarındaki Yunan adalarında toplandı. 25 Nisan 1915 sabahı ikisi Arıburnu bölgesinden, beşi Seddülbahir bölgesinden olmak üzere, toplam 7 koldan çıkarma başladı. Çıkarmanın başladığı bu tarih, Avustralya ve Yeni Zelandalılar tarafından Anzak (Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birlikleri) Günü olarak anılmaktadır.
25 Nisan 1915’in şafak vaktinde Arıburnu’ndan 100 km uzaktaki Limni Adası’ndan yola çıkan Britanya donanması gece boyunca yol kat edip Gelibolu açıklarında motorlarını susturmuştu. Anzak Kolordusu’nu oluşturan Yeni Zelanda ve Avustralya askerleri de gemilerdeydiler. İlk grupla karaya çıkacak askerlerin her biri, teçhizatlarını kontrol etmişlerdi çıkarma öncesinde. Bunlar, tüfek, sırt çantası, iki boş kum torbası, dolu bir matara, mermiliklerinde 200 mermi ve içerisinde ekstra iki günlük yiyecek (bir sığır eti konservesi, bir küçük kutu çay, şeker ve sert bisküvi) bulunan iki küçük beyaz çantaydı. Saat 03.30’da 36 sandal, üçlü gruplar halinde küçük bir buharlı tarafından çekilerek, Prince of Wales, London, ve Queen zırhlılarından ayrılıp, sahile doğru yöneldi. Sandallarda altı bölük, yaklaşık 1.200 asker vardı. Bunlar karaya çıkan ilk askerlerdi ve kısa bir süre sonra bunları diğerleri takip etti. Çıkarma, sözde Arıburnu’nun yaklaşık 1,5 kilometre güneyine ve Kaba Tepe burnunun kuzeyindeki bir plaja yapılacaktı. Ancak, karanlıkta römorkörler akıntının da yardımı ile yollarını kaybedip, hep beraber Arıburnu’na yöneldiler. Askerler, Arıburnu’na yaklaştığında yoğun bir Türk ateşi ile karşılaştılar. Bazıları sandallarda vuruldu, bazıları teçhizatların ağırlığı ile boğuldular. Karaya çıkmayı başaranlar sırılsıklam bir halde plajın kumdan setinde siper aldılar. Yanlış yere çıktıklarını hemen anladılar çünkü önlerinde çalılık, dikenlik, devasa bir yamaç uzanıyordu. Hedefledikleri plaj burası değildi. Bir süre sonra çıkarma askerleri Arıburnu’nun tepelerine ve Haintepe’nin doruğuna doğru hücuma başladılar. Yokuşun dikliği tam teçhizat ve tüfekle çıkışı zorlaştırıyordu. Askerler süngülerini yere saplayıp, ağaçlara ve köklere tutunup kendilerini yukarıya çekmeye çalışıyorlardı. Ancak az sayıdaki Türk savunma birliklerinin direnişi gittikçe güçleniyordu. Gün boyu çatışmalar devam etti. Gece çöktüğünde Anzaklar hedeflerinin hiç birine ulaşamamışlardı. Savaş alanındaki komutanlar sanki daha sonraları başlarına gelecekleri o gün sezmiş gibi geri çekilme önerisinde bulundular. Ancak İngiliz Başkomutanı General Hamilton sonun başlangıcını şu sözler ile tarihe yazıyordu: “İşin zor kısmını atlattınız, şimdi kendinizi emniyete alıncaya kadar siper kazın, kazın, kazın.”