Kabak Rüyası

Muğla’nın irili ufaklı sayısız incisi arasında Kabak adlı mavi yeşil küçük bir tanesi vardır ki ona dikkatlice bakanları büyüleyip kendine tutsak eder ve unutulmaz güzellikteki bir anıya dönüşmeyi öyle ya da böyle başarır.

Yazı ve Fotoğraf: İlker Turan

Elbette Kabak Koyu’nu sevmemek için de epey sebep sayılabilir ancak bunlara bakıldığında tamamının insan kaynaklı olduğu görülecektir. Sahili taşlık, denizi dalgalı, yolu zor, cırcırları çok ötüyor, sivrisi acı veriyor diyenler ise acaba doğru yerde miyim diye dertlenmekte haklıdır. Kabak coğrafyası yaşadığı istilaya rağmen henüz tabiatını yitirmemiştir ve koynuna her girene eyvallah demesi beklenemez.

 

Ölüdeniz’in güneyinde yarım saatlik bir mesafede olan Kabak’a gitmek için asfalt yolun bittiği yerden itibaren aşağıya yürümek ya da köylülerin verdiği servisi kullanmak gerek. Zigzaglardan oluşan dik ve bozuk yol hem içinden geçtiği araziler hem de servisçiler için kazanç kapısına dönüşmüş durumda. Kampların bir kısmı bu yol üzerinde dizili. Yolun sonunda varılan ilk yer ise hiç de iç açıcı bir görünümde değil. Yarım kalmış ve çöplüğe dönmüş inşaatlar, vosvos minibüsleri mutfağa çevirmiş köfteci ve gözlemeciler, gecekondudan beter bahçeli birkaç köy evi ve yol boyu uzanan derme çatma çitler keyif kaçırmak için özellikle hazırlanmış gibi. Kısa bir yürüyüşün ardından sahile ulaşıldığında koyun bir kısmını çevreleyip tıkayan bir taş duvarla karşılaşılır. Bu set oraya çökmüş bir işletmeye yer ve konum kazandırmak amacıyla inşa edilmiş bir şuursuzluk örneğidir. Bu alanda çam ağaçları yeşereceğine zehirli bir kibir baskın gelmiştir. Büyük duvar yüzeyleri ışığı yansıtmakta ve sahili boğmaktadır. Geniş sahil büyük oranda taşlıktır ama artık tüm olumsuzlukları geride bırakıp deniz, güneş ve ormanla bütünleşmenin vakti de gelmiştir.

Kabak, yarısı dolu bir bardak gibidir. Onu nasıl göreceğiniz size kalmış. Hele bir de keşfetmeye hazırsanız başka kapılar açılacak Kabak rüyası gittikçe büyüyecektir. Örneğin, sahil boyunca dizili kayalar üzerinde batıya doğru yarım saatlik bir yürüyüşle çoğunlukla cinlerin top oynadığı gizli bir koya ulaşılır. Burası muhteşem Boncuk Koyu’dur. Koyun kucağına yerleşmiş iki küçük ada, rüzgârı ve dalgayı keserken tropik bir fon oluşturur. Sanki bir anda Bali’ye ışınlanılır. Boncuk koyu dostların ve sevgililerin olduğu kadar yalnızlık şerbetini sevenlerin de unutulmaz zamanlar geçirmesi için sunulmuş bir lütuf. Neyse ki yolu pek kolay olmadığı için kalabalıklara uygun değil.