Zifir; Tütün Hikayesi


Bahar ayları sonunda, kazık denilen aletlerle elle dikilen tütünler sulama, ilaçlama gibi zahmetli süreçlerden geçerek büyür; yaz sıcaklarında toplanmaya başlardı. Kırım denilen toplama sürecinde dip, ana, uç ve uç altı olmak üzere dört kırım gerçekleşir; toplanan tütünler küfenlere yerleştirilir ve kırılan tütünler iğnelere dizilir, iğnelerden çomaklara aktarılarak seralarda kurumaya bırakılırdı.
Yazı ve Fotoğraf: Serkan Çolak
Kırım işlemleri tütün yapraklarının diri olduğu sabaha karşı 4 gibi başlar, öğleye kadar devam eder, dizme ve çomaklara aktarıldıktan sonra akşamüstü ve gece de kırım devam ederdi. Kiraladığımız üç dört dönümlük tütün tarlaları uçsuz bucaksız yeşil denizleri andırır, yazın kavurucu sıcağında karıkların sonu gelmeyecek diye düşünürdük. Balıkesir’de tütün işleri için tarlaya yaptığımız, çardak dediğimiz çadırlarda yaşardık. Karabulutlar görünürse eğer gökyüzünde, yağmur yağması için dua ederdik çocuk kalbimizle. Çünkü yağmur, tarladan kurtulup eve gitmenin, televizyon izlemenin ve atari oynamanın tek yoluydu bir günlüğüne de olsa… Ve en keyifli taraflarından biriyse, son kırım olan uç altı da kırılıp tütün tarlasıyla işimiz bittiğinde, tütün bitkilerinin kellelerini bıçakla kesmekti, intikam zamanı…
Tarladan, tütünden, çadırdan, tarlanın yanındaki anayoldan geçip tatile giden arabalardan ve sanırım tüm dünyadan nefret ederdim. Hal böyleyken 90larda birkaç dönümlük bir tütün yetiştiriciliğiyle, tercihen bir Renault 12 alabilirdiniz. Kardeşim ve ben tütünden kaçmak için, tütünden kazanılan paralarla okuduk. Derken 90ların sonunda üreticilere getirilen kotalarla başlayan sıkıntılı süreçler… Tekel’in özelleştirilmesiyle birlikte, üreticinin köleleştiği bir sömürü düzenine evrildi. Öyle ki dünyanın 7.büyük sigara pazarı olan Türkiye, zaman içinde ihracatçılıktan tütün ithal eden bir ülkeye dönüştü.
Özelleştirilen Tekel’den sonra ülkedeki tütün pazarının %90’ı yabancı sermayenin eline geçmiş, üretilen sigaraların %87’sinde ithal tütün kullanılır hale gelmiş durumda. Sadece 2002-2007 yılları arasında verilere bakıldığında, 2002’de Tekel’e tütün veren Ege Bölgesi’ndeki üretici sayısı 105.078 iken 2007 yılına gelindiğinde bu sayı 612’ye düşmüştür. Aynı zamanda Tekel’in piyasadan tamamen çekildiği 2009 yılına ait iç göç verilerine bakıldığında, köyden kente göçün özellikle Güneydoğu’da, sıra dışı bir oranda arttığı görülür. Şimdilerdeyse tütün işçileri özel sektöre üretim yapmaktadır. Neredeyse karın tokluğuna üretilen tütünden ellere bulaşan siyah, acı tadı olan yapışkan maddenin adıdır zifir. Zifir, Eski Yunancada karanlık, kasvet anlamına gelir. Ahmed Arif, “Yalnız Değiliz” şiirinde şöyle der;
“Tütün işçileri yoksul,
Tütün işçileri yorgun,
Ama yiğit
Pırıl pırıl namuslu…”