İran; Bitmeyen Yas Aşura
İran’ın Meşhed şehri, matemiyle de kutlamalarıyla da her bakımdan bir Şii karnavalı gibiydi. Sekizinci İmam Rıza’nın ziyaretgâhını dolaşırken, insanların burada Aşura zamanı çamura bulandıklarını duydum. Bu merak üzerine Bicar’a gitmeye karar verdik. Ancak bu seyahatimizde beklentimizin çok ötesiyle karşılaştık.
Yazı: Faik Bulut/ Fotoğraflar: Umut Kaçar
Öncelikle, İran’da Kerbela matem törenleri üç bölüme göre düzenleniyor. İlk sekiz gün etkinlikleri; “Tasua” adı verilen dokuzuncu gün törenleri ve törene adını veren 10. gün, yani Aşura merasimi. Hz. Hüseyin’in katledilişinden sonraki 40. gün, Erbain’dir. İzleyip dinlediklerimiz ışığında, İran ölçeğinde şöyle bir genelleme yapabiliriz: Aşura için birkaç gün önceden hazırlık yapılır. Evde sokakta, çarşı pazarda siyah bayraklar asılır. Cami veya yine bir ibadethane olan hüseyniyelerde toplanan cemaat, zikir, dua, ağıt ve sineye vurma eşliğinde leğene ibrikle su dökerek “merasim-i teştgüzar” yapar. Aşura’yı önceleyen ilk ayin işte budur.
İlk sabah kümeler halinde ayrı yer ve alanlarda toplanılır. Belli kümeler, zincir desteleriyle sırtlarını döverler. Bazıları ellerini kuvvetlice başlarına ve göğüslerine vurur. Diğerleri sopaları başlarına çalar. Başka bir küme baştan aşağı çamura ve samana bulanır. Arada bir “tekiyegâh” denilen çadırlarda hayrat kabilinden sunulan içecekler içilir, hurma ve benzeri tatlı ikramları dağıtılır. Kurbanlık koyunlarını alıp tören yerine gelenler, onları kesip bırakır, görevlilerce toplanan kurbanlar dağıtılmak üzere imarethane ve ibadethanelere götürülür. Sabah merasimlerinden sonra anmaya katılanların hepsi topluca ana menzile giderler. Burası, genellikle cami ve hüseyniyedir. İlk aşama burada son bulur. Akşamları yine camilere, hüseyniyelere ve yemek davetleri için evlere gidilir. Yemekten önce dua edilip sine dövülür. Kem nazardan korunmak amaçlı nezir tutulur, niyaz edilir. Cami önlerinde mum yakılır. Bunu genelde kadınlar yapar, ama kadınlı erkekli mum yakanlara da rastladık. Ayrı yürüyüş kolları oluşturan kadınlar, Tebriz ve Zencan’da erkeklerden farklı yerde kümelenerek etkinliklere katıldılar. Kadın ve erkek yürüyüş kolunun önünde matem merasiminin ses düzeneği, pankartları ve flamalarıyla süslenmiş bir araba ilerliyordu. Sorumlu bir kadının öncülüğündeki kadın kolu, ağır ağır yürüyordu. Atılan dini sloganlara, “Lebbeyk ya Hüseyin, ya Ebelfez, ya Ali…” (buyur ya Hüseyin, ye Ebelfez, ya Ali) sözleriyle eşlik ediyor, ağır çekimdeymiş gibi başları ve sinelerine hafifçe vuruyorlardı.
Yürüyüş kollarında ilgili yerel kortejin hoparlör, flama veya pankartlarla donanmış arabası en öndedir; bunu alem, yani bayrak taşıyıcıları izler. Tığ alem, yani 12 kuş, tuğun başında olur. Bu imamların, ama özelde Hz. Ali veya oğlu Hz. Hüseyin’in simgesidir. En büyük tığ alem ortadadır ve büyük ihtimalle Hz. Ali olarak kabul edilir. Arkasından çalgıcılar gelir; onları da insanlar takip eder. Yürüyüş kolları ikili veya dörtlü sıralar halinde olabilir.