Masalcı ve Su Damlası
Yazı: Karin Karakaşlı / Fotoğraf: Şehlem Kaçar
Masal, aslında hayata bir övgü. Göze alınabilecek tüm olasılıklar için bir ufuk taraması. Hayal gücünün sınırsızlığını görmek için bir fırsat. Masal aslında bu açıdan bakıldığında insan için en büyük hakikat. “Masallar hep çocuklara mı anlatılır? Zannederler ki insanlar büyüdükçe, masallara kulak vermez olurlar… Öyle değil. Büyükler de masallara ihtiyaç duyar. Size bir şey söyleyeyim mi? Masalını kaybeden insan, hayallerini de kaybeder…” Pınar Selek işte bu sözlerle çizdi masallarının patikasını. O patikada giden kendiyle karşılaşır. Gerçekten olduğu haliyle. O hani uykuda yol aldığı hayal diyarlarında karşılaştığı özüyle. Sanki bir peri tepene dikilmiş de seni kolluyor gibi. İsteğini gerçek kılmak için değil. Ne istediğini bilmeni sağlamak için. Sabah olduğunda sadece duygusu kalacak rüya perisinin ama işte bir kez kendi sesini işittin. Yalanlara sığınma hakkını yitirdin.